27 Şubat 2009 Cuma

Katalonya mı İspanya, yoksa İspanya mı Katalonya?


Barselona çok garip bir kulüp. Hep gariplerdi, ve her zaman da garip olmaya devam ediyorlar. Bu kez de Henry çıktı sahneye ve 'tamamen içinden gelen bir sesle' "Katalonya İspanya değil" dedi. Çorap söküğünden çıkış edasında. Bunu Puyol, Xavi veya Iniesta söylese "eyvallah" der geçersin. Ama Katalonya'ya tamamen 'Fransız' olan Henry, ülkenin ve şehrin coğrafyasını çabuk çözmüş. Şu sıralar Arsenal günlerinin oldukça altında kalan Henry bu şekilde 'gönüllerde taht kurup' teraziyi dengelemeye mi çalışıyor anlamadık.

Bir de Laporta vakası var tabi. Maçlara Katalonya milli marşı okuyarak çıkmaktan Katalonya milli takımı kurmaya kadar bir çok fantezisi var başkanın. Uzun zamandır siyasete gireceği iddia ediliyor -ki çok güçlü bir iddia-. Futbol maçlarının en şiddetli geçtiği ülkerlerden İtalya'da ise Sicilya halkı akıllara gelir. Ama 'Mafia' kelimesini dünyaya öğreten onlar bile bu kadar değiller.

Katalonya'dan devam edelim. İspanya'yı oluşturan 17 "yarı özerk" yönetimden biri olan Katalonya, ülkenin en zengin bölgelerinden biri. İspanya'daki üretimin yüzde 19'unun yapıldığı Katalonya'da kişi başına düşen milli gelir de ülke ortalamasının yüzde 20 üzerinde. Yaklaşık 6.8 milyon Katalan, 32 bin kilometrekarelik bir alanda yaşıyor. Katalonya özerk yönetiminin resmi dilleriyse Katalanca ve İspanyolca. 20'nci yüzyılın başlarında elde ettiği özerkliği General Franco iktidarıyla kaybeden Katalonya, 1978 anayasasının yürürlüğe girmesinin ardından, 1979'da düzenlenen referandumla kısmi özerkliğe yeniden kavuştu. -Tam özerklik için yıllardır uğraşsalar da henüz fayda etmedi.

Bu Katalonya geyiği çıktığında aklıma hep Türkiye gelir. Düşünsenize; Diyarbakırspor Başkanı Abdurrahman Yakut, bir anda çıkıyor ve "Maçlara Kürdistan marşıyla çıkacağız" diyor. Diyarbakırsporlu futbolcu Ömer Kaplan da "Diyarbakır Türkiye değildir" diyor. Diyarbakırspor'la Barselona'yı kıyaslamıyorum. Sadece bir örnek. Ama sistem aynı. Ne olursa olsun fantezilerin gerçekleşmesi zordur. En azından ben hayattayken gerçekleşmezse çok iyi olur.

Ronaldinho'nun tavan yaptığı zamanlarda Barselona, dünyada en çok hayranı olduğum kulüptü. Ama bu son açıklamalar iyice kabak tadı verdi.

Simon Kuper abimizin dediği gibi 'Futbol asla sadece futbol değildir.' Bir ufak ekleme de ben yapayım; yarısından fazlası siyasettir. Bizler her ne kadar nefret etsek de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder