31 Mart 2009 Salı

Özlenen kareler #3

Fenerbahçe'nin 103 golle şampiyon olmasından sonra sıra kupada.1-0 Beşiktaş lehine biten ilk maçın dört gün sonrasında, 25 Haziran 1989'da, taraftar bu kez İnönü'de karşılaşır.2-1'lik skorla kazanan yine Beşiktaş olur.Maç içinde Ferdinand ve Schumacher'in dostluğu Vedat Danacı'nın objektifine böyle yansırken kupa töreni sonrası Les Ferdinand Beşiktaş seyircisini son kez selamlar...

Yıldızların altında


Yıldız nedir? Yıldız nasıl olmalıdır? Forma sattıran mı, yoksa takımı kurtarabilen midir? Bize göre yıldız Hakkı Yeten'di. G.Saraylılar'a göre Metin Oktay, F.Bahçeliler'e göre ise Lefter. Arsenal'in Berkamp, Newcatle'ın Shearer. Bu liste uzar gider. Önemli olan nokta geleceğin yıldızı olarak gösterilen isimlerden hiçbiri şimdiye dek onlar kadar yıldız olamamalarıdır.

Arda'nın "Ben yıldız değilim" açıklamasını bastırılmış bir alçak gönüllülük olarak düşünüyorum. Bir zamanlar kaşını kaldırsa "Aha bak şımardı" diyenleri susturmak için büyük çaba harcadı genç oyuncu. Her hareketi olay oldu. Yıldızların her hareketi olay olur genelde. Yeteneklerinin Türkiye sınırlarının üstünde olduğunu herkes biliyor. Bir Messi değil ama en azından geleceğe umutla bakmamızı sağlayan, "Bir gün bizim de böyle yıldızlarımız olacak" şeklinde düşünmeeye sevkeden en önemli faktör şu Süper Lig'de.

Dünya futbolunun efsane isimlerinin bir çoğu kendini Dünya Kupalarında göstermişti. Umarım 2010'da Afrika'da oluruz ve bu fırsat yıldız olmayan yıldızımızın eline geçer.

30 Mart 2009 Pazartesi

Arjantin - Venezuela

Maradona ilk resmi maçını 4-0 kazandı ama gecenin en güzel karesi buydu..Vicente Calderon'daki Barselona maçına da oğluyla çıkmıştı Agüero. Bir keramet var bu işte...

29 Mart 2009 Pazar

Ramos insanmısın?

İspanya-Türkiye maçından en çok aklımda kalanlar ilk 7 dakikada kaçırdığımız 2 net gol pozisyonu ve Sergio Ramos'un sağ kanattan delicesine yaptığı bindirmeler kaldı. Heleki 65'ten sonrası tam anlamıyla kabustu. Sadece Sergio Ramos'un kaç kez geldiğini sayamadım ama öyle sanıyorumki 15'ten fazladır. Deli İbo sağolsun...

28 Mart 2009 Cumartesi

Fatih Capello

Giderek daha çok benziyor...

Formula 1 TRT'de

Formula 1 yarışlarının bu sezon ve önümüzdeki 3 yıl boyunca TRT'de olacak olması tüm yarışseverler için büyük sürpriz oldu. İlk duyduğumuzda üzülmemize neden olan bu olay Serhan Acar ve Okay Karacan'ın işin içinde olduğunu öğrenince yerini sevince bıraktı. Mesleğe TRT'de başlayan ve spikerliği dillere destan olan Okay Karacan bu kez yorumlarıyla kulağımızın pasını silecek. Ancak sanırım yanlış anlaşılan bir nokta var. Serhan Acar'ın kişisel internet sitesinde yaptığı açıklamaya göre Okay Karacan sadece stüdyo yayınlarına katılacak.

Serhan Acar'ın açıklaması şöyle: "Yarışı tek başma anlatacağım. Okay Karacan ise stüdyo programlarında yer alacak. Şu anki planlama bu şekilde yürüyor."

Açıklamanın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Sıralama turlarını kaçırdım. Bu yüzden orada olan biteni bilmiyorum. Ama yarışta anlarız ne olduğunu.

25 Mart 2009 Çarşamba

Arjantin antrenmanı

Arjantin Milli Takım'nın Buenos Aires'te sürdürdüğü kampı oldukça neşeli geçiyor. Maradona ve oyuncular futboldan zevk alarak çalışmalarını sürdürüyor. Arjantin, Cumartesi günü Venezuela ile karşılaşacak.








20 Mart 2009 Cuma

Türk futbolu içten çöküyor

Avrupa kupalarındaki tek temsilcimiz olan Galatasaray'ın da UEFA'da havlu atmasıyla sarı-kırmızılı camia büyük bir üzüntü yaşadı. Kadıköy'de final oynama hedefiyle yola çıkan Aslan'da en büyük üzüntüyü yaşayan isimlerin başında ise kuşkusuz Arda Turan geliyordu.
Galatasaray'ın genç yıldızı, Trabzonspor maçının ardından bacağında krampon delikleriyle çıktığı Hamburg maçında yine kendisinden bekleneni fazlasıyla yerine getirirken maç sonrası yaptığı açıklamalarda bir çok önemli mesaj gizliydi.

-"BÖLÜNMESEYDİK"-

Avrupa'da Türkiye temsil eden tek takım olarak rakiplerinden destek beklediklerini belirten Arda, “Keşke herkes bizi destekleseydi. Bölünmeseydik. Final Kadıköy’de diye bazı insanların yüreğine iniyordu. Keşke final Ali Sami Yen’de olsa da Fenerbahçe ya da Beşiktaş final oynasa” sözleriyle genç yaşına rağmen bir çok büyüğüne adeta fair-play dersi verdi.

-"FİNAL BİLETİNİZ BİZDEN"-

Galatasaray'ın Hamburg'a elenmesinin hemen ardından Fenerbahçe yönetiminin hamlesiyle oldukça manidar oldu. Sarı-lacivertli yönetim, resmi internet sitesinin girişinde yaptığı duyuruyla Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda oynanakca UEFA Kupası fianli için bedava bilet vereceğini duyurdu. Aynı dakikalarda Fenerbahçeli taraftarların internetteki adresi Antu.com da iğneleyici yazılar ve resmilerle G.Saray'ın elenmesini sayfalarına yansıttılar.

-LUGANO'NUN "8" İŞARETİ-

Bu tür gelişmelerin oldukça sık yaşandığı ligimizde en yakın örneklerden birine de Fenerbahçeli Lugano imza atmıştı. Uruguaylı oyuncu, İnönü Stadı'nda oynanan maçın ardından tribünlere eliyle sekiz işareti yaparak Beşiktaş'ın tarihi Liverpool mağlubiyeti ile dalga geçmiş ve tribünlerden sert tepkiler almıştı.

-İNÖNÜ'DEKİ CHELSEA'LİLER-

Bu tür gelişmeler bir örnek de İnönü Stadı'nda gerçekleşti. Beşiktaşlı taraftarlar, Fenerbahçe'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi çeyrek finalindeki İngiliz rakibi Chelsea lehine tezahürat yaparken kapalı tribünde bir Chelsea flaması ve birkaç da Chelsea forması giymiş taraftarlar Fenerbahçe aleyhine tezuratlarda bulundular.

-CHESLSEA'Yİ KARŞILAŞAYAN GALATASARAYLILAR-

Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ndeki rakibi Chelsea'nin İstanbul’a geldiği sırada İngiliz ekibini yaklaşık 30 kadar Galatasaray taraftarı çiçeklerle karşıladı. Özel bir uçakla Sabiha Gökçen Havalimanı’na inen Chelsea kafilesinde Galatasaraylı taraftarlar Anelka’ya özel ilgi gösterirken Chelsea bayrağı açarak İngiliz ekibinin lehine tezahüratlarda bulundular.

Kulüpler bazında 2000 yılından bu yana Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükselmesi, Beşiktaş'ın UEFA Kupası'nda çeyrek finale yükselmesi ve Galatasaray'ın 1 UEFA kupası ile 1 Süper Kupa kazanmasnın dışında başarı yakalayamadığı Türk futbolu Avrupa'ya adını uzun zamandır unutturdu.

Türk takımlarının yer aldığı Avrupa kupalarında, her maçta yabancı rakiplerinin desteklemenin özellikle üç büyük kulübün taraftarları tarafından adet haline geldiği ligimizde Arda'nın açıklamaları Türk futbolunda yeni bir sayfa açar mı bilinmez. Ancak bir çok kişiyi yeniden düşünmeye sevkedeceği ortada.

http://www.spor3.com/news_detail.php?id=459492

Kewell, Baros ve Kadıköy


Her ne kadar Galasaraylı olmasam da bu ikiliyi tekrar bir finalde görmeyi çok isterdim. Yukarıdaki fotoğraf İstanbul'da oynanan Şampiyonlar Ligi finalinden. Santrada iki tanıdık sima var.
Sarı-kırmızılı ekipte Arda'nın özverisi, Baros'un yetenekleri, Kewell'ın profesyonelliğinin yanında Hasan Şaş'ın anlamsız futbolu, Lincoln'ün Mars'ta sürdürdüğü yaşamı ve Bülent Korkmaz'ın 'dünkü çocuk' edasındaki tecrübesizliği filmin mutsuz sonla bitmesindeki en büyük etkendi. 2-0'dan 3-2 kaybedilen maçların açıklaması pek yoktur. Bu takımlar genelde kendi kaşınmış olur. Kadıköy yolculuğunun Ali Sami Yen'de biteceğini pek tahmin etmezdik.

Yukarıdaki fotoğraf İstanbul'da oynanan Şampiyonlar Ligi finalinden. Santrada iki tanıdık sima var.

Shakhtar Donestsk, Dinamo Kiev, Marsilya, Manchester City, Hamburg, PSG, Werder Bremen ve Udinese'li futbolcular yerine bu ikiliyi Kadıköy'de izlemek gururumuzu okşamaya yeterdi.Yine de Shakhtar Donestsk-Marsilya finali, üzüntümüzü biraz azaltabilir. Biraz uçuk bir tahmin ama Kadıköy'de tanıdık yüzler görmek güzeldir.

19 Mart 2009 Perşembe

Hocanın Emre sevgisi

İspanya maçına sayılı günler kala HABERTÜRK Spor Servisi'nden Simge Fıstıkoğlu, Fatih Terim'le bir röportaj yaptı. İspanya maçı hakkında klasik sözlerini kullandı: "Rakibimizi çok iyi biliyoruz. Form düzeyleri çok yüksek. Ama biz orada da, burada da puan alabilecek güçteyiz. Kaybetme sözü biz de yasak"

Bunları duymaya alışığız ve Fatih hocaya da sonuna kadar güveniyoruz. Ama konu Emre'ye gelince aynı duyguları hissedemiyoruz. Simge Fıstıkoğlu'nun "Emre'nin hareketleri konusunda ne görüşleriniz nelerdir?" sorusuna Fatih Terim "Tasvip etmiyorum" sözüyle başlayarak cevap verdi. Ve devamında da "Ama o hareketin anlamı tabiki 'Seni öldüreceğim' değildi. 'Ben de sana aynı sertlikle gireceğim' demek istedi." Gülermisin ağlarmısın. Futbolun kasaplığa kaçmamak kaydıyla sert bir yönü olmak zorunda olduğunu en iyi Fatih Terim bilir. Keşke Emre'ye analatabilse de biz de bu muhabbetlere girmek zorunda kalmasak. Süper Lig'de Emre'ye yapılan hareketlerin hepsi diğer futbolculara da yapılmıştı, yapılıyor ve yapılamaya da devam edecek. Ama bu hareketleri önce 'Tasvip edilmeyip' sonra da 'anlamının bize anlatılması' oldukça can sıkıcı bir durum. Terim'in bu açıklaması yakın zamanda daha çok ses getirecektir.

Maça gelecek olursak Santiago Barnebau'da işimiz zor, hem de çok zor. Ama burada ki maç öncesi avantajlı bir skoru kapmak imkansız değil.

Maradona'ya pankartlı mesaj

Maradona-Riquelme ayrılığında bir gelişme daha yaşandı. Boca'lı taraftarların açtığı bir pankart La Bombonera'nın rengini belli etti. Açılan pankartta "Riquelme, Boca'nın idolüdür. Maradona, milli takımın ve haindir. Roman seni seviyoruz" yazıyormuş. Tabi bu pankartı kaç kişilik bir grubun açtığı merak konusu...

18 Mart 2009 Çarşamba

Adamsın sen Koray Avcı

Koray Avcı, Beşiktaş'ın 3-0 kazandığı G.Birliği maçının sonunda NTV'ye verdiği röpörtajda spikerin "Sakalını yenilince kesecekmişin, doğru mu?" sorusuna;

"Evet arkadaşlarla yenilince keseceğim diye konuşmuştuk.4 haftadır yenilmiyorduk, bugüne nasipmiş. NEYSEKİ YABANCIYA GİTMEDİ" diye karşılık verdi.

Bir kez daha gönülleri fethetti..

16 Mart 2009 Pazartesi

İnzaghi 300. kez sahnede

Milan'ın tecrübeli golcüsü Filippo İnzaghi, kariyerindeki 300. golünü Siena'ya attı. Son iki maçtır iyice seriye bağladı İnzaghi. O formanın arkasına attıklarının yanında bir de kaçırdıklarını eklesek bir sıfır daha gerekirdi heralde...

Fabian Ernst

Google'da Ernst resmi ararken bu fotoğraf çıktı karşıma. Sol tarafta gördüğünüz kişi Beşiktaş'ın en mücadeleci futbolcu olarak lanse edilen Fabian Ernst. Schalke zamanında çekilen resimde Alman futbolcu maden işçileriyle bir araya gelmiş. Oldukça da samimi bir poz vermiş. Madenciler için "Ekmeğini taştan çıkaranlar" derler ya; işte Fabian Ernst...

Hakkını yemeyelim şu sıralar aynı şeyi kısmen Lincoln için de söyleyebiliriz. İşte bu da Lincoln...

Seçim şimdilik rafta


Arjantin Milli Takımı'nda Riquelme'nin açıklamalarının ardından tüm gözler bu hafta oynanacak olan Boca Juniors - Argentinos Junior maçındaydı. Ama beklenen olmadı ve La Bombonera'da oynanan maça Maradona gelmemeyi tercih etti. Doğrusunu söylemek gerekirse en doğrusunu da o yaptı. Tartışmaların dumanı henüz üzerindeyken uzaktanda olsa gazeteciler aracılığıyla ortalık biraz daha -kazık sorulara ani cevaplar verebildikleri için- karışabilirdi. Zaten maç öncesinde en çok merak edilen konu Boca'lıların kimi seçeceği konusuydu. Bu durum da şimdilik ertelendi.


Maradona'nın La Bombonera'daki locası bu haftalık boş kaldı. Bakalım ilerleyen haftalar neyi gösterecek...

13 Mart 2009 Cuma

Best'ten Ronaldo'ya

Manchester United'ın şımarık çocuğu Ronaldo, takdir edersinizki fena halde George Best'e benziyor. Futbollarını karşılaştıramam elbette ancak yaşam tarzları "Ulan Ronaldo'nun babası Best mi?" sorusunu getiriyor akıllara. Önceki sezonun başında alınan Tottenham galibiyetinin ardından Anderson'a 'hoşgeldin' hediyesi niyetine grup sex partisi vermişti. Şampiyonlar Ligi'nde Inter'i elemenin rahatlığıyla bir parti daha patlatırlar diye düşünüyorum.



İnternette gezinirken Ronaldo'nun annesinin açıklamaları gözüme çarptı. Proud Dolores Aveiro oğlunun kadın düşkünü olmadığının ısrarla altını çiziyor ve suçu medyaya atarak "Eğer onalara inansam oğlumun 100'ün üzerinde sevgili olması gerekir" diyor. Ronaldo kardeşimizin son bombası Aveiro'ya cevap olsun.

(İki post üst üste Ronaldo olur mu demeyin. İçimden gelmişken yazmasam olmazdı)

12 Mart 2009 Perşembe

Ronaldo ve İlker Yasin

Şampiyonlar Ligi'nde beklendiği gibi Manchester United çeyrek finale yükseldi. Inter'in yürüyerek oynadığı futbolla daha fazla gidemeyeceği belliydi zaten. Herneyse... Maçtan aklımda kalan tabiki de İlker Yasin oldu. Deneyimli spiker, maç boyunca 'İlker Yasin'in karşılaşmayı anlattığını sıkça hatırlattı. Ama birşey kaldı ki aklımda; o gecenin bombası oldu. Paylaşmak gerekirse:

Manchester United’lı Cristiano Ronaldo’nun anne ve babasının Amerika Başkanı Ronald Reagan hastası olduğunu, bu nedenden dolayı da oğullarına Ronaldo adını koyduklarını belirtti.

(Ronaldo futbolcunun adı değil soyadı!)

9 Mart 2009 Pazartesi

Emre ve el-kol problemi

Bundan 8 yıl öncesine kadar Türk futbolunun geleceği en parlak isimlerinden biri olduğu belirtilen bir futbolcuydu. Avrupa'da Inter ve Newcastle United gibi önemli kulüplerde forma giyme şansı yakaladı. "Galatasaray'ın çocuğu" olarak ayrıldığı Türkiye'den sezon başında "Fenerbahçeli Emre" olarak geri döndü. Hem Galatasaraylı, hem de Fenerbahçeli taraftarların tepkisini aldı. Ve bugünlerde yine futbol dışı haberlerle gündemde. Hikayenin kahramanı yine Emre Belözoğlu.

Sahada ve saha dışında sinirli hareketleriyle dikkat çeken tecrübeli futbolcu, bu kez de Kayserispor maçında kendinden söz ettirdi. Karşılaşmanın 68. dakikasında Kamerunlu oyuncu Saidou'nun hareketiyle sakatlık geçiren Emre, saha kenarında yaptığı "ölüm" işaretiyle spor camiasında bir kez daha büyük tepki aldı. Tecrübeli oyuncunun bu hareketinin kameralara yansımasının ardından Türkiye Futbol Federasyonu'nun ne gibi bir yaptırım uygulayacağı ise merak konusu.

EMRE'NİN İCRAATLARI

Newcastle, Fenerbahçe ve milli takım formaları altında zaman zaman başarılı maçlar çıkaran Emre, futbolundan çok futbol dışı hareketleriyle gündeme geldi. 16 Kasım 2005 tarihinde İsviçre ile oynanan Dünya Kupası eleme maçında olayların fitilini ateşleyen oyuncuların başında gelmişti. Soyunma odası tüneli ve koridorlarda devam eden Olaylar sonrasında kamera kayıtlarına görüntüleri yansıyan Emre, FIFA tarafından 6 maç ceza almıştı.

IRKÇILK SUÇLAMALARI

Emre'nin İngiltere'deki kariyeri de oldukça hareketli geçti. Newcastle United forması altında ırkçılık suçlamalarıyla sık sık gündeme gelen Emre'nin Bolton’un yıldız oyuncularından El Hadji Diouf’a, "s... maymun" diyerek hakaret ettiğini ileri sürülmüştü. Diouf'un yanı sıra Everton’da oynayan Joseph Yobo, Tim Howard ve Joleon Lescott’a ırkçı hakarette bulunmakla suçlanan Emre hakkında soruşturma başlatılmıştı.

MEŞHUR "KOL" HAREKETİ

Emre'nin en büyük yankı uyandıran hareketi ise milli forma altında yaptığı 'kol' hareketi oldu. 12 Eylül 2007'de Macaristan ile oynanan ve 3-0 kazandığımız maçta gol sevincinin ardından basın tribününe dönerek yaptığı çirkin hareket, her kesimden tarafından tepki almıştı.
Bu hareketin ardından spor basının oldukça sert eleştiriler alan Emre Belözoğlu, futbol yazarları Hıncal Uluç ve İbrahim Altınsay'a tazminat davası açmıştı.

VE SON OLARAK "ÖLÜM" HAREKETİ

Emre Belözoğlu, son icraatı Kayserispor maçında yaptı. Fenerbahçe'de son haftalarda başarılı br performans sergileyen Emre 68. dakikada Saidou'nun hareketiyle sakatlanınca saha kenarında Kemerunlu oyuncuya eliyle "Sen öldün" işareti yaptı. Yıldız oyuncunun bu hareketi Kayserisporlu taraftarlar kadar Fenerbahçeli taraftalardan da sert tepki aldı. Sarı-lacivertli taraftarların internetteki adresi Antu.com "Olmadı Emre! YAKIŞMADI!!!" başlığıyla yazılan yazıda "Mahalle kavgalarını andıran, profesyonellik ve sportmenlikten uzak bu tür davranışlara kim sebep olursa olsun kayıtsız kalmamız mümkün değil! Bu kişi kendi sporcumuz veya yöneticimiz olsa dahi!" ifadeleri kullanıldı.

http://www.spor3.com/news_detail.php?id=455955

6 Mart 2009 Cuma

Yan bakış


Ben yan bakış diye buna derim. Kortlar bile dile gelir be...

Özlenen kareler #2

%100 yerli kadro...

4 Mart 2009 Çarşamba

Bana birini andırdı

'Bebek yüzlü katill' şeklinde tanımlanan futbolculardan birisi de Lugano. Sahada başka bir yaratık oluyor her maçta. Bobiler de güzel eşleştirmiş..

Pele ve 1250 dolarlık emekli maaşı !

Fakirlikle boğuşan Brezilya'nın en zengin adamlarından biri olan Pele, ülkesinde kendisine 1250 dolar tutarında emekli maaşı bağlattı. Hayırlı uğurlu olsun+allah gözünü doyursun diyoruz sevgili efsaneye(!) Pele böylelikle emekli maaşı hakkıyla otobüslere bedava binebilecek, aşevlerinde yine bedava yemek yerken ilaçlarını da para vermeden alabilecek. Kefenine de cep yaptırmayı düşünüyormuş duyduğuma göre!...

Bu ilk icraatı değil Brezilyalı'nın...Daha önce de İran'da oynanacak İstiklal-Perspolis maçını seyretmek için 350 bin dolar talep etmiş. Bunun üstüne Persopolis yetkilileri Pele'ye haydi allah versin muhabbeti yapmışlar. Bir maçı seyredeceksin bide üste bir dünya para isteyeceksin e yuh. Senin annen güzel mi Pele?

İşte bu yüzden "Pele mi, Maradona mı?" diye soran saçma sorulara cevabımız her zaman Maradona olmuştur.

Aynı dönemde pek fazla oynama şansı bulamasalar da kariyerleri ve sonraki icraatları icraatları ortada.

İkisi arasındaki farkları özetleyecek olursak:

1) Pele futbolunun son döneminde Amerika’ya futbolu sevdirmek için kurulan Cosmos kulübüne yüksek bir transfer ücretiyle transfer olmuştur.

Maradona ise, futbolunun en parlak döneminde yüksek transfer ücretlerini reddedip, İtalya’nın en fakir şehirlerinden Napoli’ye gitmiştir. Bu kararında solculuğunun etkisi olduğunu hiç saklamamıştır. Daha öncesinde de Boca Juniors’da oynarken, zenginlerin kulübü dediği River Plate’i ve Barcelona’da oynarken, Kral'ın takımı dediği Real Madrid’i reddetmiştir.

2) Pele, Cosmos kulübünde hiç birşey yapamamıştır.

Maradona o yoksul Napoli kentini iki sezon İtalya şampiyonu yapmış ve halk kahramanı olmuştur.

3) Pele futbolculuğu döneminde de sonrasında da hep düzenli hayatını korumuştur ve tüm futbolcular için örnek gösterilmiştir.

Maradona hem futbolculuğunda hem de sonrasında hep düzene karşı gelmiştir. Futbolcuyken teknik direktörleriyle, kulüp başkanlarıyla kavga etmiştir, futboldan sonra hastalandığında doktorlarıyla kavga etmiştir. Bohem bir futbolculuğun en güzel örneği olmuştur.

4) Pele, ideal hayatı nedeniyle medyanın hep takdirini kazanmıştır, Maradona ise dünya medyası tarafından hep yerden yere vurulmak istenmiş, yok edilmek istenmiştir ama halkın takdirini kazanmıştır.

5) Pele 2006 Dünya Kupas'ını FİFA davetlisi olarak locadan izlemiştir.
Maradona 2006 Dünya Kupası'nı elinde Arjantin bayrağıyla tribünden halkın arasından izlemiştir.
6) Pele marka giyer. Her zaman takım elbiselidir Maradona koluna Che dövmesi yaptırır. Kendisine en yakışan takım elbise Arjantin Milli Takımı formasıdır.

7) Pele reklamcıların yıldızıdır.

Maradona halkın yıldızıdır.

8) Pele sağın adamıdır, kapitalist şirketlerin onur konuğudur.Maradona solun adamıdır, halkın gönlündeki onur konuğudur.



Dünya düzenini kuran adamlar Che'den sonra bir Arjantinli'nin daha bu dünyaya fazla olacağını düşündüler hep. FIFA da aynı şekilde. Ama o hala burada, ayakta, ve Arjantin'in başında...Gracias El Diego...


2 Mart 2009 Pazartesi

Jr. Maradona sahaya indi

Atletico Madrid-Barselona maçında beklenmeyen bir konuk vardı. Benjamin Agüero Maradona, babasının mekanı Vicente Calderon'da 12 günlükken yeşil sahanın kokusunu aldı. Maça bakacak olursak uğur geldiği de aşikar.