8 Mart 2010 Pazartesi

Total şiddet!



Çok açık söyleyeyim; ben bile sinirlendim.. Ama oturduğum yerde... Ama yapıldığı iddia edilen haksızlığa değil, üzerine uygulanılması istenen haksızlığa... Evet; Diyarbakırspor-Bursaspor meydan savaşından bahsediyorum...

Sezon başında Frank Rijkaard ve Neeskens'in gelişiyle gönül verdiği renklerden fazla futbola gönül verenler büyük heyecan yaşadı.. Ve o efsane 'total futbol' oyununun mucitlerinin çocukları, aynı sisstemi bu sistemsizliğe yerleştirebilir mi diye beyaz düşler kuruldu. Sonra bir başka total futbol ustası Guus Hiddink, Türkiye'nin kalbinin başına geçti, tahtına oturdu. Birkaç çatlak ses dışında kimsenin itiraz edecek bahanesi kalmadı. Güzel başladı herşey yine. Ama sona yaklaşçıkça yine sarpa sarmaya başladı.

Herkes bir çözüm arıyor... Ve herkesin elbette ki kendince bir çözümü var... Eminim tepedekilerin de kafalarında birşeyler var. Ancak görüldüğü üzere bunların hiçbiri yetmiyor. 70 milyon bir araya gelsek çözüm bulamıyoruz. Sanki hepimiz aynı anda Ulu önderi haksız çıkarırmış gibi. Hani biz çalışkandık, zekiydik?

Yugoslav ekolü, Alman ekolü, Hollandalı ekolü.... Bunlar bize gelmiyor demekki.. Herhalde yıllardır öfke tohumlarının ekildiği bu topraklarda en geçerli ekol yine bizimkisi; yani Total Şiddet...

Bu arada meslektaşımız Habertürk Diyarbakır Muhabiri Mehmet Kayahan'a acil şifalar diliyorum. Bu ülke de basın şehitleri az da olsa anılıyor. Ancak gazilerin hiçbirine belediye otobüsünde yer veren bile yok... Umarım basın gazisi olmaz...

25 Ocak 2010 Pazartesi

Son Akrep


Bir veda daha... Kolombiya'nın efsane kalecisi Rene Higuita, ülkesinde düzenlediği jübile maçının ardından sahlara veda etti. Ve son kez meşhur 'Akrep kurtarışı'nı yaptı.

Son poz


Ruud van Nistelrooy, Hamburg'la anlaşmasının ardından Barnebau'ya veda etti. Fotoğraf, dün Real Madrid'le Malaga arasında oynanan lig maçının ardından çekildi. Ruud da son fotoğranı çekti.

9 Ocak 2010 Cumartesi

Sen mi beni bırakacaksın, ben mi seni?


Aslında şimdiye kadar hiç denemedim bırakmayı. Ama şu günlerde Asena'dan daha oynak hale gelen fiyatlar karşısında ister istemez gardımız düşer gibi oldu. Sonu 'DV' ile biten bilimum vergiler yerinde durmuyor ki kardeşim. İnermisin-çıkarmısın, alırmısın-almazsın, bırakırmısın-bırakmazmısın. Zor dostum zor... Bi de bıraktıktan sonra karikatür olmak var.
Rakıya gelen zam mı? O ayrı beddua konusu.

5 Ocak 2010 Salı

Ankara'nın gücüne bak


İyi yaptıkları bir şey varsa o da gündemde kalmak. Oldum olası bir türlü sevemediğim ve yönetim tarzını her zaman eleştirdiğim Ankaragücü yine gündemde. Dün Jr. Gökçek'in 'şov'uyla gelen Geremi bombası bugün patladı. Newcastle "Benim oyuncum" diyor, Jr. Gökçek reality şovda. 1 Şubat'a kadar sürer bu mevzu. Hazır Vassell de kaçacak delik ararken yıldızsız kalmasın Ankara'nın gücü. İ.Melih Gökçek'in gücüne gitmesin...

4 Ocak 2010 Pazartesi

Old Firm'de bir yıldız


Rod Stewart, futbolun en çılgın tutkunlarından biri. Elton John'un zamanında futbol oynadığı ve çok yakın arkadaşı olan Britanyalı (İngiliz mi, İskoç mu hala bilmiyorum) eski rock yıldızı bu hafta Celtic - Rangers derbisindeydi. Bi röportajında "Ben kendi futbol takımımı kurabilecek kadar çocuk sahibi olmak istiyorum" demişiliği var. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere hafif İzzet Altınmeşe kıvamına rağmen çapkın bi abimiz.

Aynı zamanda da bir rekortmen. 31 Aralık 1994'de Rio de Janeiro'daki Copacabana plajında 3.5 milyon kişiye verdiği konserle Guinness rekorları kayıtlarına göre en fazla kişinin izlediği ücretsiz solo rock konserini veren kişiymiş. Old Firm sayesinde bunu da yeni öğrendim.

Leeds için tam zamanı


2000'li yılların başlarında Premier Lig'in gözde takımlarından Leeds United, Old Trafford'da kendini yeniden hatırlattı. League One'da lider durumdalar ve muhtemelen bu sezon sonunda Championship'e yükselecekler. İsimlerini tekrar hatırlatmaları için en uygun zemin olan FA Cup'ı çok iyi kullandıkları kesin.

Manchester United'a gelirsek; bu sezon evindeki üçüncü yenilgilerini aldılar. Üçü de 1-0'lık skorlarla sona erdi. (Aston Villa, Beşiktaş, Leeds United). FA Cup'ın prestiji falan tamam da, asıl hedef uluslararası arena olunca prestij sırası yeniden düzenlenir.

Tekrar Leeds'e dönelim. 2000 yılında UEFA Kupası yarı finali ve 2001 yılında Şampiyonlar Ligi yarı finaline kadar yükselen Kuzey İngiltere ekibinin düşüşünü herkes hatırlar. O dönemlerde "Bu takım bu hale düşecek takımmıydı?" sorusu çok kez kendi kendimize söyledik. Bakalım ilerleyen yıllarda da "Helal olsun adamlara" nidasını çekecekmiyiz..

Leeds United, Tottenham deplasmanından da başı dik ayrılabilirse yükselişleri daha hızlı olabilir. Hele ki bu taraftar kitlesiyle. En azından onların bunu hak ettikleri kesin.

1 Ocak 2010 Cuma

Come Beck


Her yılbaşı, bir 'yeniden başlangıç'mıdır? Hadi bakalım öyle olsun.. Çalsın sazlar, oynasın pon pon kızlar. Başladık herşeye en baştan. Yine, yeni, yeniden...