14 Nisan 2009 Salı

Chelsea - Liverpool

Uzun zamandır bu kadar heyecanlandığım bir maç izlememiştim. Öyleki 86. dakikada kendimi koltuktan fırlamış halde Liverpool'a destek verirken buldum. Ayarsız tahterevalli gibi maç bir o tarafta bir bu taraftaydı. Sonuç olarak Chelsea, hakkettiği turu kalesinde 4 gol görse de geçmeyi başardı. Terry de Maviler için önemli bir eksikti ancak ilk maçın sürprizi Ivanovic, kafalarda yarattığı beklentiyle boşluğu fazla hissettirmedi. Pool'da Benitez'in riske edebilirim dediği Gerrard'ı tribünde görünce hafif bir burukluk yaşamıştım zaten. Ancak inanıyorum ki bu akşam oynayabilecek durumda olsaydı Pool adına ikinci İstanbul vakası yaşanabilirdi. Bu arada bir daha "İstanbul ruhu" cümlesini duymak istemiyorum. Ertem Şener'in abartılı anlatımı artık hoş görülse de bu maç benim için (sanırım Star TV için de) zirve oldu. Maçı anlatan spikerin ismini unuttum. (Ya da unutmak istiyorum) Ama bu kadar kıraathane anlatımı da olmaz. Süper Lig'den bıkan bu kadar insan Şampiyonlar Ligi'ne sarılmışken bir zevk böyle mahvedilemez. Hiç duymadığımız futbolcu isimlerinden tutun da olmayan golü anons etmeye kadar çok değişik boyutlarda saçmalık dinledik. İlk yarının ortalarında kanalı değiştirmeyi düşündüm ancak bu maça çok ayıp olur diye kumandayı elimden bıraktım. Star Tv kadrosundaki maç spikerlerinin en iyisinin de Sabri Ugan olduğunu bir kez daha anladım.

28-29 Nisan'da muhteşem bir yarı final var sırada; Barcelona-Chelsea. Kağıt üzerinde ve gönüllerde favori Barcelona. Oynatalım görelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder