13 Ocak 2014 Pazartesi

Karanlığa küfür...

Biz size güzelin tehlikeli olduğunu hiç anlatamadık be kardeşim.

Maradona'ya aşık olup, peleden nefret etmenin ne anlama geldiğini, pelenin neden hırsız, üçkağıtçı, yalancı, korkak olduğunu, uyuşturucudan, içkiden ve gece hayatından zerre vazgeçmeyen Diego'nun neden efsane olduğunu, Napoli tribünleri önündeki gözyaşlarının ne kadar sahici olduğunu, o, Arjantin formasını giydiğinde aklı başında herkesi 90 dakikalığına Arjantinli olmaya özendirdiğini dilimiz döndüğünce anlatsak da, siz hep anlamamakta ısrarcı oldunuz. Kendi ülkesinden dışarı çıkmayıp, kendini dev aynasında gören pelenin kartondan kahramanlığını, neden Diego'nun içkiden yerlerde sürünen haline tercih etmediğimizi anlayamadınız. Diego'nun kolundaki Che dövmesinin kalbimizde yarattığı depremi göremediniz. Biz peleye küçük futbolcu demedik. Sadece futbolcu, olsa olsa çok iyi futbolcu dedik. Oysa Diego her gün yaşadığımız hayat kavgasının ta kendisiydi. Her türlü başarımız, her türlü rezilliğimiz, herkesten gizlediğimiz küçük sapıklıklarımız, zaaflarımız, delikanlılığımız, cesaretimiz, korkaklığımız, bu içine sıçılası hayatımızın ta kendisiydi. O üstüne gelen 6 belçikalıdan sıyrılırken, biz bize yapılan tabutun tahtalarını kırdık kanayan ellerimizle. O, katil bir millete elle attığı golü gözümüze sokarken, her şeyiyle itiraf ederken, biz "görün ulan işte, haksızlık olunca insan nasıl hissediyor, biraz da size ulan" diyerek son birayı içip camdan dışarı fırlatıyorduk. Binlerce dolar eden takım elbiselerin içinde nazi kamplarında polis yapılan hain Yahudiler gibiydi bizim için pele. Diego ise cephenin ta kendisi. Kalbinizde sevgi, gözünüzde isyan olmadığı sürece de siz bunu anlayamayacaksınız.

Biz size tribünü hiç anlatamadık kardeşim.

Cepteki son parayla gidilen maçta, cepteki son sigaranın evlada sahip çıkılır gibi sahip çıkılmasını, ama yine de maça gidilmesini anlatamadık. Teskereyi alınca kombinem cebimde olsun diye asker ocağında aç kalanları izah edemedik. İşten kaçıp, kutsal bildiğimiz tribünün inşaatını seyretmeye gidilmesinin nasıl bir mantığa sığdığını ben sana nasıl anlatayım be kardeşim. Aslında tribünde renklerin öneminin olmadığını izah edemedik. "Tribünde olmak güzel, tribünden olmak daha da güzel" diyen rahmetli İslam Çupi için senin kalbinde yer yok ki be güzel kardeşim. İki direk arasına sahip çıkmanın nasıl bir namus kavgası olduğunu sen nasıl anlayacaksın ki. Zehir gibi soğukta bir gün önceden maça gidip, karda yatıp sonra da it gibi onbeş gün titremenin ne olduğunu sorsam, salaklık dersin belki de. Konfeti atacam diye seka önünde günleri tüketmenin ne olduğunu, iki meşale almak için 15 kilometre yol yürünüp geri gelinmesini nasıl anlarsın. Sana uzatılan Metin Oktay atkısını kameralara poz vermek için ucundan tutarken, aklından geçti mi hiç acaba kim bu Metin Oktay ? En büyük korkusu şımarmak olan bir futbol peygamberi senin için ne ifade edebilir ki ? ya da bilir misin sen, Beşiktaş için evini ipotek ettirmenin ne olduğunu. Bilirsin. Okumuşsundur biryerde. Öyle ya Baba Hakkı bizdendir. Hiç sahada görmediğiniz bir efsane için üzülebilmenin mutluluğunu anlatamayız ki bizler size? Çünkü sizler gurur duyduğunuz şeylerin hayali için üzülebilmenin mutluluğunu anlayamazsınız. Anlamak için kırk deplasman çile çekmeniz gerekir. Ya da o adada oturan büyük Fenerbahçelinin, Lefter'in yanına çıkarken eli ayağı titreyen yirmi yaşında delikanlıların yüreğini okuyabilir misiniz ? okuyamazsınız. Çünkü vefa dersinden hep sınıfta kaldınız. Beşiktaşa gönül verip, Lefter'i ve Metin Oktay'ı seveceksiniz. İslam Çupi'yi dinleyeceksiniz. Kalbinizde Metin-Ali-Feyyaz ileri üçlüde top çevirirken orta sahanızda Rıdvan koşacak. Aykut depara kalkacak. Ergün orta yapacak. Zamanında hepimizin, şu anda benim için kabe olan Dolmabahçe Stadı'nda maç yaptığını unutmayacaksın. Anlayacaksın ki hepimizin çocukluk, delikanlılık anıları gömülü orada. Lakin anlayamayacaksınız. Kalbinizde sevgi, gözünüzde isyan olmadığı sürece de siz bunu anlayamayacaksınız. Siz bizim tercihlerimizdeki asaleti hiçbir zaman anlayamayacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder